" ...Denizden binlerce mil uzakta, dağın tepesinde bir gemi yapmış sıradan bir dülger gözüyle bakıyor tüm dünya bana, biliyorum. Ama sular yükselecek, benim gemim yüzecek ve yapıcısını, insanın düş ve akıl gücünün hiç ulaşamadığı yerlere zaferle götürecek. "
Son satırları umutla bitecek olumsuz bir roman yazmıştı. Sonunda her şeyin yoluna gireceğini biliyordu. Başına gelen her şeyin daha kötüsü ve daha iyisini yaşayacaktı.Ve bu roman yaşamına karşı referans noktası olacaktı. Kötüyü iyiyle bezeyip dolanacaktı etrafta. Çünkü kimse gerçekten ne kadar kötü bir yaşam sürüyor olduğunu bilmek istemezdi. Ve bu düzeyi katlanabilir - avutulabilir- düzeyde tutmak için çabalamak insan doğasından gayri değil. Her gelen yaş, ona yeni bir yük bindirse de, çoğu kişi onu hayatının kontrolünü almış görmese de, o sadece kişilerin ve nesnelerin kontrolünde olmadığını biliyor ve bilmeye devam edeceğine emin olmak istiyor. Ve beklentisiz, hayallerin tutsaklığından azade bir yaş daha yaşlanmayı kabul edilebilir görüyor. Her gün güzel, her gün yaşanmaya değer. Ve her gün diğer günün müjdecisi. Yeter ki çabalama zorunluluktan mütevellit doğmasın. Yaşama uğraşı tatsız tutsuz geçmesin boğazından.
Yaşayacağı her gün için iyi ki doğdu. Güzel günlere. Nice yaşlarıma.