18 Ekim 2015 Pazar
"Sessizce kendi kendime konuştum, alaycı bir tavırla başımı omzuma dayadım. Ne diye tasa çekiyordum sanki : ne tıkınacağımı, ne içeceğimi, fani vücut dedikleri bu rezil solucan torbasını hangi çullara bürüyeceğimi düşünerek ne diye tasa çekiyordum? Gökteki tanrı, semadaki serçe gibi beni de düşünmemiş, ben aciz kulunu göstermek lutfunda bulunmamış mıydı?'Tanrı parmağını sinir şebekeme sokmuş, tedbirli, sadece üstünden, telleri birazcık karıştırmıştı. Tanrı, parmağını geri çekmiş, sinirlerimin ipince ipleri, kökleri bu parmakta kalmıştı. Tanrının parmağı geride bir delik bırakmıştı, bu parmağın geçtiği yolda, beynimde yaralar kalmıştı. Fakat Tanrı, bana elinin parmağını değdirdikten sonra beni salıvermiş, bir daha bana dokunmamış, bana bir kötülük etmemişti. Hayır, artık rahat edebilir, kafamdaki delikle dolaşabilirdim.'(Knut Hamsun, Açlık, 1954)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öne Çıkan Yayın
"Sessizce kendi kendime konuştum, alaycı bir tavırla başımı omzuma dayadım. Ne diye tasa çekiyordum sanki : ne tıkınacağımı, ne içeceği...
-
Kapa defterleri şimdi. Kapa kitapları. Elinden at şu kalemi. İşte tam şuan koca bir hiçsin. Darmadağan olacaksın. Darmadağın olmaya şuan m...
-
Sıçtığımın gündemi her gün değişirken, halk da iyice bukelamuna döndü. Her yeni üzüntüye basmakalıp üzülür olduk. Sözde anarşist gençler yin...
-
Düzenli bir hayat temposu tutturdum sayılabilir. Sabah daha doğrusu öğlen uyandığım uykumdan sonra canım ne isterse kahvaltı niyetine yiyoru...
Mantıklı, lakin bir o kadar da tuhaf.
YanıtlaSilSaatlerce uzerinde konusulasi
YanıtlaSil