"Başlangıçta bir şeylerden kaçmak için düşünürüz; sonra fazla uzağa gittiğimizde, kaçışımızın pişmanlığıyla kendimizi mahvetmek için..." (Çürümenin Kitabı, Emil Cioran (Sayfa 33))
Kaçmaya doyamadığım bir yıldı. Sorumluluklarımdan, kendime bir hayal arama çabamdan, gerçekten arkadaşım olan birinden ve de yeni bir şans vermem gerekenlerden. Ayrıca yüzleşme yılımdı bu sene. Ölümle, hastalıklarla, uzaklıklarla, belirsizlikle ve de en önemlisi akışa kapıldığımı kabul etmem ile.
Lakin pişman olduğum tek bir hatıra yok güncemde. İnsanları çantama attım, dertleri çantama attım, mutlulukları çantama attım, planları çantama attım ; ve çantamı da odanın bir yerine.
Her ne dersem diyeyim bu bir yıl daha da büyüttü beni. Acıyı gördüm tekrar annemin gözlerinde, birkaç kişinin gözlerinde bana verdikleri değeri gördüm, hayatla olan çat pat ama güzel ilişkimin keyfine vardım. Yaşamaktan zevk aldığımı fark ettim çoğu zaman. Ve zamanın beni okyanustaymışçasına yüzeyde tutacağını, yaşamın beni boğmayacağına dair inancım güçlendi. Kendime olan güvenim güçlendi. Korkularım azaldı ve ben hala aynı benim. En çok da mutluluk veren bu bana. Değişimin peşimi bırakmamasına rağmen, ben hala benim. Değişim bir beni değiştiremiyor. Eski dostlar gibi, sürekli dip dibeyiz. Tesadüfün rast gelmediği ama en olmayacak zamanda karşılaşılan iki aşık gibi paçamızı da bırakmıyoruz birbirimizin. Ama biliyorum ki ben değişimi seviyorum. Karşıma her ne çıkarıyor olursa olsun. Kıssadan hisse; doğmuş olmak keyif, yaşıyor olmak ondan da beter bir keyif. Doğum günüm kutlu olsun.
Nice senelere...
YanıtlaSil